Balkan Turu (11-20/10/2013)

(Arnavutluk – Karadağ – Bosna Hersek – Sırbistan – Makedonya)

     Tiran/Arnavutluk

Gidiş dönüş uçak biletlerimizi ucuz olduğu için Tiran üzerinden aldık; ancak size tavsiyemiz kesenin ağzını biraz daha açıp diğer balkan ülkeleri üzerinden uçuşunuzu almanız. Hatta mümkünse bir ülkeden başlayıp, dönüş uçuşunu son ülkeden almanız.

 Arnavutluk pek de uğranılacak bir ülke değil. Havalimanı şehrin çok dışında, İngilizce bilen insan yok denecek kadar az. Vizeye ihtiyacınız olmamasına rağmen İngilizce bilmeyen gümrük polislerine bir sürü açıklama yapmak zorunda bırakılıyorsunuz. Havalimanındaki tourist information masası sizi sürekli taksilere yönlendiriyor. Şehir merkezine otobüs var mı diye sorduğumuzda, information masasında bize otobüs olmadığını söyleyip taksicilere (muhtemelen anlaşmalılar) yönlendirdiler. Oysaki binadan çıkınca hemen kapının önünde halk otobüsleri bulunuyor.

Arnavutluk para birimi “lek” olmasına rağmen ülkede euro da geçiyor. Havalimanının önünden kalkan otobüslere kişi başı 2-2,5 euro gibi bir ücretle binip şehir merkezine gidebiliyorsunuz. Ücret tam olarak kesin değil, anladığımız üzere şoför herkese farklı ücret söylüyordu. Biz 2şer euro ya anlaştık. Taksiler de 15-20 euro ya şehir merkezine bırakıyorlar. Otobüsler biraz fazla eski, tıngır mıngır hareket etmek istemeyenler taksileri tercih edebilirler.

- National History Museum -
Arnavut insanları dışarıdan biraz korkutucu olabiliyorlar. Anlaşması gerçekten çok zor insanlar. Tiran’da yapılacak pek bir şey yok açıkçası ve bize pek zevk vermediği için biz gün içinde oradan uzaklaşmak istedik. Görülebilecek birkaç yeri şöyle sıralayabiliriz:
  •  National History Museum
  • Et’hem Bey mosque
  • Skanderbeg Square


         Podgorica/Karadağ

Tiran’dan Karadağ’a otobüsler de bulunuyor ancak bir otogar olmadığı için ve insanlarla İngilizce konuşmak çok zor olduğu için otobüslerin nereden kalktığını öğrenmek çok zor. Yine havaalanında olduğu gibi Podgorica otobüslerini sorduğumuzda herkes bizi taksilere yönlendirdi, ancak biz ne yapıp edip bir minibüs bulduk. Tiran’ın şuan çalışır durumda olmayan tren istasyonunun bulunduğu göbekte küçük bir köşeden kalkan Shkoder minibüsleri ile kişi başı 4 euro ya Arnavutluk ile Karadağ’ın sınır şehri olan Shkoder’a hareket ettik. Duyduğumuza göre buradan otobüsler bulunuyordu ancak oraya vardığımızda yine etrafta pek bir şey bulmak mümkün olmadı. Az buz İngilizce konuşan minibüs şoförü yine bizi taksiye yönlendirdi ve bu kez hayır diyemedik. 4 kişi 35 euro gibi bir ücretle Shkoder’den Karadağ’ın başkenti Podgorica’ya taksi ile 1,5-2 saatte ulaştık.

Arnavutluk’tan Karadağ’a geçtiğiniz anda gözünüze çarpan müthiş değişim insanı çok şaşırtıyor doğrusu. Karadağ; Avrupai olarak nitelendirebileceğimiz, hemen hemen herkesin İngilizce konuşabildiği, şehir merkezinde çok uygun fiyatlarda yemek yiyip bir şeyler içebileceğiniz bir yer. Para birimi olarak ülkede euro kullanılmakta.

Podgorica, başkent olmasına rağmen çok küçük ama sevimli bir şehir. Her şey yürüme mesafesinde. İnsanları çok iyi ve sokaklar sürekli hareketli.Merkezin çevresinde birçok otel ve hostel bulunuyor. Biz, merkezden biraz uzak sayılabilecek ( 3-4 km) “Kuburo Hotel” de kaldık. Burası “sobe” olarak adlandırılan, normal bir ailenin evinde odalarını kiraladığı yerlerden. Ailenin çocuklarından bir tanesi aynı zamanda taksicilik de yapıyor ve müşterilerini istedikleri zaman merkeze götürüp, merkezden eve geri getirebiliyor. Meydanda bir yer belirleyip telefonuna çağrı bıraktığımızda bizi oradan alıyordu.

Podgorica, yine bir günde gezip bitirilebilecek şehirlerden. Görülebilecek belli başlı yerler.
  •         Hram Hristovog Vaskrsenja
  •     Millenium Bridge
  •     Ribnica Bridge
  • St. Georges Church








Gece hayatı da bir hayli hareketli olan Podgorica’nın meydanında sıralanmış birçok bar ve restoran gayet uygun fiyatlara çok güzel hizmet sağlıyorlar.

Kahvaltı için önerimiz: La Scala












Gün içinde atıştırmalık bir şeyler yiyebileceğiniz Pronto Pizza, kocaman dilimli pizzalarının 1 euro olmasıyla en çok tercih edilen yerlerden birisi.
Akşam olunca oturulacak hareketli, müzikli barlarından bazıları: Cheers Cafe, Highland Scottish Bar


Budva-Kotor/Karadağ

Karadağ’daki ikinci günü araba kiralayıp değerlendirmek mantıklı. Eğer Kuburo Hotel de kalıyorsanız, araba kiralama şirketleri de var. Günlüğü 30 euro gibi bir ücretle kiraladığınız arabanıza en fazla 15-20 euroluk benzin koyduğunuz takdirde, bir gün içinde gidilebilecek en uzak mesafelere gidebilirsiniz. Biz planımızı Kotor’a gidip orada bir gece kalmak ve yol üzerinde Budva’ya uğramak olarak yaptık.
Kotor’a gidiş yolu:

Yaklaşık 90 km lik yol süresince muhteşem doğa manzaralarına şahit oluyorsunuz. Zaman zaman dağın tepesine tırmanıp zaman zaman dağların arasındaki tünellerden geçmek zorunda kalıyorsunuz. Bir ara bulutlara bile erişiyorsunuz. Cetinje’ye doğru giderken dağdan yukarı araba sürüyorsunuz, oradan Budva’ya sahil şeridine hareket ederken ise dağdan aşağı iniyorsunuz. Arada durup fotoğraf çekebileceğiniz cepler de yol üzerinde mevcut.
- Podgorica'dan Budva ve Kotor yol üzeri -
Kotor’dan hemen önce vardığınız Budva da küçük bir gezinti yapıp karnınızı doyurabilirsiniz. Budva genelde yazlık kenti, denizi ile meşhur.

- Budva -
Öğle yemeği için tavsiye: Wow restaurant

- Kotor Stari Grad -
Kısa bir moladan sonra yarım saatlik bir sürüşle Kotor’ a ulaşılıyor. Kotor; old town(Stari Grad) ve new town olarak iki bölgeden oluşuyor ki genelde tüm Balkan ülkelerindeki şehirler bu şekilde ikiye bölünüyor. Old town denilen bölge tarihi Kaleiçi gibi turistik yerler oluyor, new town ise şehrin yerlilerinin yaşadığı yerleşim kesimi. Ancak turistik olarak old town dışına çıkmanız gerekmiyor, küçük kaleiçinde her şey elinizin altında.

Kotor'da (old town içinde) başlıca görülebilecek yerler:
  • Northern Gate
  • St. Nikola Church
  • Grubonja Palace
Yine kale içinde, şarap severler için bir şarap evi bulunuyor. Fiyatları gerçekten çok uygun olan şişe şarapları ve yanında peynir ve zeytin ikramlarıyla kesinlikle denenmesi gereken tatları mevcut. Aynı zamanda caz müzik de yapıyorlar. "Mona Lisa Wine House" da şarap tadmadan Kotor'dan ayrılmayın.

Kotor'da konaklama ise, yine tüm Balkan ülkelerinde olduğu gibi çok uygun hosteller ile mümkün. Biz,  gecesi kişi başı 8 euro olan "Apartments Dukic" de konakladık. Odamızda jakuzi ve müzikli banyo bile vardı. Otelin sahibi Sasa çok ilgili ve alakalı bir adam. Güzel bir tatil geçirmeniz için elinden geleni yapacaktır.

Saraybosna/Bosna Hersek

Saraybosna’ya ulaşım Podgorica’dan otobüs ile mümkün. Yaklaşık 5-6 saat süren yolculuk için günde 4 kez otobüs bulunuyor. Ancak otobüslerden pek bir şey beklememek lazım. Gerçekten çok eski ve konforsuz olsalar da birkaç saat için katlanmak zorundasınız. Saraybosna’ya vardığınızda yol boyunca çektiğiniz bel ağrısını unutacağınızın garantisini verebiliriz.


Bosna'nın para birimi KM(Konvertable Mark) ve 1 euro yaklaşık olarak 2 mark.

Başlıca görülebilecek yerler:
- 2. dünya savaşını başlatan Sırp elçisinin vurulduğu köprü -
  • Bascarsija
  • Sebilj
  • Sarajevo War Tunnel
  • Gazi Husrev Beg Mosque









Bascarcija (Başçarşı)'nın meydanında bulunan "Sebilj" Saraybosna'nın simgesi niteliğinde.
-Sebilj -


- Cevabi -
- Boşnak kahvesi -

Bosna'nın yemek kültürü de bizlere çok benziyor. Başlıca denenmesi gereken tatlar Boşnak kahvesi ve Cevabi. Boşnak kahvesi Türk kahvesinin aynısı fakat sunumu biraz daha farklı. Cevabi ise, İnegöl köfte olarak karşılaştırabileceğimiz, pide içinde ve soğanla servis edilen, içecek olarak da jogurt ile birlikte yenen lezzetli bir yemek. Jogurt'u başta normal yoğurt zannettik, sonra ayran gibi birşey olduğunu gördük. Ancak ne yoğurt ne de ayran. Sıvı yoğurt ya da tuzsuz ayran diyebiliriz.

Tüm bunların yanında tabii ki ıspanaklı, patatesli ve peynirli çeşitleri bulunan Boşnak böreğini denemeden Bosna'dan ayrılmayın.


- Sırplar tarafından yakılıp yıkılan, restorasyonu yeni tamamlanmış kütüphane binası. İçindeki tüm kitaplar yanmış, bu nedenle şimdilerde içi boş, yeni yeni doldurulmaya çalışılıyor. -


 Saraybosna'da savaşın izlerini görmek her köşebaşında mümkün. Galerija'da Srebrenica katliamı ile ilgili bir sergiye denk geldik, gittiğiniz vakitte sizler de denk gelirseniz görmeden geçmeyin derim. Bosna'nın çok büyük acılar yaşamış bir ülke olduğunu gözleriniz yaşararak izlediğiniz video ve fotoğraflardan anlamak mümkün.
Galerinin dört bir duvarında savaşta hayatını kaybedenlerin isimleri ve fotoğrafları asılı.
Tüylerinizin diken diken olmaması elde değil. Bir duvarda oynatılan belgesel niteliğinde, savaştan gerçek videoların gösterimine vakit ayırmaktan pişman olmayacak, gözyaşlarınızı tutamayacaksınız.


- Bir tepeden Saraybosna -

Mostar/Bosna Hersek

Saraybosna'dan sonra Bosna'nın başlıca görülmesi gereken yeri şüphesiz ki Mostar şehri ve köprüsü. Mostar'a ulaşım Saraybosna'nın ana otobüs garından mümkün. Gün içinde birçok otobüs bulunuyor ve yolculuk yaklaşık olarak 2 saat sürüyor.
- Sırp savaşı sırasında taranmış evlerden biri. -
Mostar yine savaştan en çok etkilenen şehirlerden birisi. Otogardan inip köprüye doğru yürürken yol üstünde bir çok harap olmuş bina görüyorsunuz.

 Mostar köprüsü ise Boşnakların en büyük simgelerinden biriyken, Sırplar tarafından yıkılmış, daha sonraları Türkiye'nin yardımlarıyla baştan inşa edilmiş bir köprü. 

Mostar köprüsünde zaman zaman atlama yarışları yapılıyor. Hatta siz oradayken birinin atlayışına şahit bile olabilirsiniz. Turistler yerlilere atlamaları için para teklif ediyorlar. Şanslıysanız bu ana şahit olabilirsiniz.
Eski zamanlarda Mostar köprüsü, genç erkeklerin sevdikleri kızlara kendilerini göstermek ve erkeklerini kanıtlamak için atladıkları bir köprüymüş.
Köprünün iki tarafında turistik bir çarşı ve ziyaret edilebilecek camii ve kiliseler de bulunuyor.


Belgrad/Sırbistan

Belgrad'a ulaşım Saraybosna'nın iki otogarından da mümkün. Merkezdeki ana otogardan yalnızca günde bir tane sabah 6 da otobüs bulunurken, şehrin biraz daha dışında "East Sarajevo" olarak adlandırılan Lukavica'dan günde 5-6 tane otobüs bulunuyor. Belgrad otobüsleri yol üzerinde çok sık durduğu için yolculuk 8 saati buluyor. Kendi arabanızla seyahat ederseniz 4-5 saat gibi bir sürede Belgrad'a varabilirsiniz.

Sırpların para birimi "dinar" biraz kafalarınızı karıştırabilir. Ödemeniz gereken hesap 10000 dinar geldiğinde gözünüz korkmasın, yalnızca 10 euro demek! Bir euro yaklaşık olarak 110 dinara tekabül ediyor.
- Sırp para birimi "dinar" -
Başlıca görülmesi gereken yerler:
  • Belgrade Fortress
  • Nikola Tesla Museum
  • Knez Mihailova
  • Skadarlija (barlar sokağı)
  • Sava River
  • Trg Republike

- Sırbistan Parlamento Binası -
Sırplar, bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğundan ayrılan ilk millet. Trg Republike (Cumhuriyet Meydanı) meydanında bulunan Sırp Prensi lll. Mihalio'nun heykeli parmağıyla İstanbul'u işaret ediyormuş.
- Trg Republike -

- Zladni Bokal (Skadarlije) -
Sırbistan gecelerinin çok hareketli olduğu söylenebilir. Skadarlije sokağı özellikle çeşitli yöresel Sırp lokantalarının bulunduğu, bir yandan canlı Sırp müzikleri dinlerken bir yandan Sırp yemeklerinin ve alkollerinin tadına bakabileceğiniz mekanlarla dolu bir sokak. "Zladni Bokal" de bu mekanlardan en şirini denilebilir. 
Bizlerdeki fasıl tadında çok güzel bir gece geçirebilirsiniz, hem de çok cüzi rakamlarda bir hesap ödeyerek.





 Üsküp/Makedonya

Belgrad'dan Üsküp'e tren de otobüs de bulunuyor. Ancak Balkan trenlerinin konforu biraz tartışılır, bu yüzden otobüsü tercih etmenizi öneririz. Belgrad'dan bindiğiniz otobüs ile yaklaşık 7 saat gibi bir sürede Üsküp'e varabilirsiniz. Üsküp otogarı şehrin biraz dışında kalıyor olmasına rağmen taksilerin çok ucuz olmasıyla 2 euro ya şehir merkezine gidebilirsiniz.

Üsküp'te kalacak yer önerimiz kesinlikle "Luxury Apartments Skopje" adıyla oda hatta ev kiralayan şirket. Sahini Bojan size ihtiyacınız olan her konuda hiç gocunmadan yardımcı olacaktır. Evlerin fiyatları hem çok uygun hem konumu çok güzel hem de çok temiz.

Para birimi olarak Makedonya da dinar kullanıyor. Ancak Makedon dinarı Sırp dinarından biraz daha farklı. 1 euro 60 dinar olarak düşünülebilinir.

Üsküp, dört bir yanı heykellerle dolu bir şehir. Bu nedenle görülmesi gereken yerleri, meydanına gidip sağınıza solunuza bakarak görebilirsiniz. Ayrıca Osmanlı zamanından kalan bir Türk çarşısı var. Burası, herkesin Türkçe konuştuğu, Makedon Türklerinin bulunduğu, çeşitli Türk restoranlarıyla kahvelerin bulunduğu, sadece 10 dinara demlenmiş bardak çay içebileceğiniz çok sevimli bir çarşı.

Üsküp'ün başlıca görülmesi gereken yerleri şöyle sıralanabilir:
- Gate Macedonia-

  • Old Turkish Bazaar
  • Macedonia Square
  • Mother Teresa House
  • Gate Macedonia
  • Acheological Museum
  • Alexandre the Great (Büyük İskender) Statuleri

- Büyük İskender statülerinden yalnızca biri -
Balkanların bir çok yerinde rahibe Teresa ile ilgili birşeylere rastlayabilirsiniz."Mother Teresa" dedikleri rahibe teresa adına yapılmış bir anı evi Üsküp'te ziyaretçilere açık. 1979 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüş rahibe Teresa, Hayırsever Misyonerler Cemiyetinin kurucusuymuş. Balkan Katolikleri için önemli bir yere sahip. 
Üsküp'te Old Bazaar içerisinde gezerken, gördüğünüz tüm dükkanlar Makedon Türklerine ait. Çarşı içinde Türk yemeklerine de rastlamanız çok olası. Denenmesi gereken tatlı önerimiz "trilece" tatlısı. Çok tatlı Türk sahipleri olan, çarşının hemen girişinde soldaki ufak bir dükkanda bu tatlıyı mutlaka denemelisiniz.
Çarşının devamında Türk usulu kahvelerin yer aldığı  bir sokakta bulacaksınız kendinizi. Demlenmiş çayın tadını çıkarın.

Ohrid/Makedonya

Ohrid, Makedonya'ya giden herkesin görmesi gereken, Ohrid gölünde küçük bir bot turu yapması gereken bir şehir. Göl kıyısında bulunan şehir, genelde yazlıkçılara hitap ediyor. Türkiye'deki Safranbolu evlerini andıran, dar sokakları ve minik beyaz evleriyle müthiş bir manzaraya sahip. 

Üsküp'ten Ohrid'e otobüs de bulunuyor, ancak araba kiralamak 4-5 kişilik bir grupla seyahat ediyorsanız daha ucuza mal olacaktır. Yaklaşık 2 saatlik yolculuğun sonunda şehre ulaşıyorsunuz.

Şehrin tepesinde bulunan St. Jovan kilisesi görülmesi gereken yerlerden. Kilisenin dışında, altınızda arabanız varsa şehirden 45 dk lık bir uzaklıkta bulunan National Park'a gidip küçük bir sandal turu yapmalısınız.

- Ohrid Gölü -

Sandal turumuzu yaptıran Nikola adındaki adam az buz Türkçesi, bize söylediği Türkçe şarkılar ile gezimizin en tatlı kısmını oluşturdu. Umarız siz de denk gelirsiniz.


Ohrid Gölü'nün muazzam manzarasında huzur bulduktan sonra, İngilizcesi "Makedonian House" olarak adlandırılan lezzetli Makedon yemeklerini tadabileceğiniz bu restoranda karnınızı doyurarak gezinize tatlı bir son verebilirsiniz.
"Ajvar" denenmesi gereken lezzetler arasında.



Eceabat/Çanakkale (Temmuz'13)

ULAŞIM: İstanbul’dan aracınız ile 3,5-4saatte gidilebilirsiniz.

KONAKLAMA: Kalabilecek uygun fiyatlı oteller bulabilirsiniz. Merkezinde öğretmenevi de mevcut ancak HOTEL CASA VILLA'yı öneririz. Çocukların alınmadığı 9 odalık (özellikle beyaz oda) şirin ve sakin bir otel. Bahçesinde havuzu yok ama salıncağı, gül ağaçları ile huzuru bulabileceğiniz bir yer. Konaklamanızı burada yapmanız durumunda KABATEPE ORMAN KAMPI'na aracınız ile yaklaşık 5 dk da ulaşabilirsiniz. Dilerseniz yeşilliğin içinde mükemmel denize sahip bu alanda çadır kiralayıp siz de kamp yaşamına dahil olabilirsiniz. Agaclarin altında piknik yapıp denize girebilirsiniz. ‘Tüm günümü deniz kenarında kumsalda geçiririm' diyenlerdenseniz şemsiye ve sandalyenizi yanınızda götürmenizi öneririz. Aksi durumda bu kamp alanının yakınında bulunan MIMOZA plajını önerebiliriz. Burada şemsiye ve şezlong kiralayabilirsiniz. Bu arada Kabatepe Orman Kampı’nın da Mimoza Plajı’nın da ücretli olduğunu belirtelim.

- Hotel Casa Villa / Beyaz Oda -






GÜN BATIMI: Kabatepe Orman Kampı plajında mutlaka gün batımını izlemelisiniz.



SUVLA ŞARAP FABRİKASI: Özellikle SUR kırmızı şarap ve BLUSH şarapların tadına bakabileceğiniz gibi zeytinyağı, zeytin, reçel gibi ürünleri de burada bulmak mümkün.

- Suvla Şarap Fabrikası -


TARİH: Bölgenin tarihi ile ilgili ne söylesek az gelir. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 'Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum' , 'Çanakkale geçilmez' sözlerine şahit bu topraklarda kısa bir tura çıktığınızda bile her köşesinde kahramanların olduğunu fark ediyorsunuz. Eğer yaz aylarında gidip hem Çanakkale'nin nasıl geçilemediğini anlamak hem de sakin ve temiz bir denizde yüzmek isterseniz en az 3-4 güne ihtiyacınız var. Zamanınız kısıtlı ise mutlaka Kabatepe yakınlarındaki ÇANAKKALE DESTANI TANITIM MERKEZİNİ ve CONK BAYIRI'nı görmelisiniz.

YEMEK: YARIMADA GOZLEME’deki harika gözlemelerin tadına bakmalısınız. Sahildeki MAYDOS restaurantta deniz kenarında yemek yiyebilirsiniz. Ya da KABATEPE BALIKÇI’sını tercih edebilirsiniz. KESER BALIK EVİ’nde midye deneyebilirsiniz (Kilitbahir'de).

YOL ÜSTÜ: Çanakkale’ye gitmişken domates almadan gelinmez tabi. Eceabat merkeze yakin yol üstünde görebileceğiniz KORELI DEDININ YERİ’nden meyve sebze alışverişinizi yapabilirsiniz (özellikle domates-kavun).

Sarımsaklı/Balıkesir (13-16.08.2013)



- Şeytan Sofrası -


1) Zafer Pansiyon Apart: Biraz yenilenmeye ihtiyacı varmış gibi gözükse de kalınabilecek temiz ve uygun bir yer. Tesis oda kahvaltı, yarım pansiyon seçenekleri sunduğu gibi 'her işimi kendim hallederim’ diyenler için de apart odalara sahip. Özellikle ailelerin konakladığı bu pansiyon küçük bir mahalle görünümünde. Ve en önemlisi 40-50 metre uzaklıktaki plajında sizin için şezlong ve şemsiye sağlıyor.

2) Sarımsaklı plajı: 7 km uzunluğundaki plaja kendi sandalyeniz ve şemsiyenizle gidebileceğiniz gibi plaj üzerindeki çeşitli tesislerden şezlong ve şemsiye kiralayıp, biraz soğuk da olsa ege denizinin tadını çıkarabilirsiniz. Yüzmeye mola vermek ve öğle saatlerinin kavurucu sıcağından biraz olsun kaçabilmek için sahil üzerinde bulunan cafe & barlardan yararlanabilirsiniz.

3) Emirgan Cafe: Ayvalık tostu yiyebileceğiniz en güzel mekân.



- Ayvalık tostu / Emirgan Cafe -
4) Dondurmacı Yaşar Usta: Sarımsaklı ya özgü bir şeyi olmasa da İstanbul’da da şubeleri bulunan Yaşar Usta’nın dondurmaları tatmaya değer.

5) Sarımsaklı merkez: Merkezde bulunan ‘’Muhteşem Yüzyıl Çarşısı’’ ve etrafında bulunan küçük dükkânlar hediyelik eşya almak isteyenler için ideal. Alışverişiniz sırasında yine ayvalık civarında bilinen kızarmış dondurmanın tadına bakabilirsiniz.

6) Yat turu: Merkezden kalkan yat turları  Badavut - Kleopatra plajı - Pınar Adası’ndan geçerek Cunda Adası’nda 1 saatlik bir mola veriyor. Sonrasında yeşillik ve suyun bulunmadığı ancak iyotla yetişen Ayvalık’a özgü kavunların bulunduğu Çıplak Ada’da son bir yüzme molası vererek Sarımsaklı’ya dönüyor. Yine sadece Ayvalık’ta yetişen papalina balığını da tekne turlarında tadabilirsiniz.

7) Cunda Adası: Yat turunda sadece 1 saat ayrılan Cunda Adası, bu kadar kısa zamanda gezilemiyor. Taş Kahve’de içilen sakızlı kahvenin, yenilen kavuniçi sakızlı ve karadutlu dondurmanın tadı damağınızda kalıyor, merkezden bir taksiye atlayıp Cunda’ya bir gün ayırmadığınıza pişman oluyorsunuz. Ülkemizde yapılan ilk boğaz köprüsünü de görememiş ve o şirin ada sahilinde bir rakı balık yapamamış olmanın burukluğu ile donuyorsunuz. Özel aracı olmayan ve taksi kullanmak istemeyenler için Cunda’ya gitmenin diğer bir yolu da Sarımsaklı-Ayvalık, Ayvalık-Cunda dolmuşlarını kullanmak. Böylece adadaki arnavut kaldırımlı sokakları güzelce gezebilir, rum evleri seyrinin tadını daha rahat çıkarabilirsiniz.



- Cunda Adası -

8) Şeytan Sofrası: Sarımsaklı merkezden taksiyle en fazla 10 dakikada rahatça ulaşabileceğiniz Şeytan Sofrası’nda güneşin batışını görmeden turunuzu tamamlamış sayılmazsınız.